Blog

İşte Benim İlk 45’liğim!

Tutkunun insanları nasıl dinamik, ilham verici ve mutlu kıldığını en net hissettiğim anlardan biriydi geçen yıl katıldığım MFÖ konseri. Hani bildiğinizi sandığınız ve çokça duyduğunuz bir şeyi gerçekten hissettiğiniz bir an vardır ya size, Evet ya, İşte bu! dedirten, benim için tam da böyle bir andı. Bu üçlünün ilerlemiş yaşlarına rağmen sahneden yansıttıkları enerji inanılmazdı. Onlarla aynı yaştaki birçok insanın, bırakın yüzlerce insana konser vermek ve coşturmak, evden çıkmak hatta kolunu kaldırmak istemediğini düşündüm. Üstelik bu durum yaşı ilerlemiş insanlara mahsus değil maalesef, çok genç yaşlardan itibaren bu rutinde yaşayan birçok insan var muhakkak.

Bir Yeşilçam Repliği “Artırın Satışları, İndirin Maliyetleri!”

Yeşilçam filmlerinin çokça izlendiği bir kuşakta büyüyen biri olarak, aklımda kalan ve beni gülümseten bir replik var. Cüneyt Arkın, zor zamanlar geçiren bir şirketin başına geçer, tabiri caizse fabrikatör olur. İlk icraat olarak, şirkette kim olduğu anlaşılmayan birine telefon açar ve talimat verir, “Satışları artırın, maliyetleri düşürün!”. Ve şirkette her şey yoluna girer, mucize gerçekleşir.

İşletme Koçluğunun Geleceği

Gelecekte her başarılı profesyonelin bir işletme koçu olacak. Bu bir süreç. Bugün bile insanların işletme koçluğuna olan merakını işletme koçluğuna artan ilgiden anlayabiliyoruz. Tıpkı başarılı pazarlama sonuçları almak için pazarlama planına ihtiyacınız olduğu gibi işletmenizde başarılı sonuçlar almak için bir işletme koçuna ihtiyacınız var. Fortune 500’de yer alan şirketlerin yaklaşık %40’ının yöneticilerini eğitmek ve geliştirmek için işletme koçuyla çalıştıkları az bilinen bir gerçektir.

Nakdiniz Kıymetli, ya Vaktiniz?

İş dünyasının zaman zaman gereğinden kompleks hale getirilmiş süreç ve uygulamalarını daha iyi anlamaya ve işimize değer katmaya çalışıyoruz. Dinlediğimiz konuşmalarda veya okuduğumuz yazılarda yabancı kaynaklar ve referanslar ne kadar ağır basıyorsa, o kadar itibar ediyor ve zoru başarmış hissediyoruz, öyle değil mi?

Şirketiniz Bir Yetişkin Mi, Sizden Ayrılamayan Bir Çocuk Mu?

Şirketinizi yıllar önce büyük bir tutkuyla ve azimle kurdunuz, varınızı yoğunuzu ortaya koydunuz. Yeri geldi, ailenizden ve diğer tüm tutkularınızdan özveride bulunup, onu bugünlere taşıdınız. Belki de artık 20’li, 30’lu hatta 40’lı yaşlarına getirdiniz sevgili şirketinizi. Tıpkı evladınızı koruyup, kollayıp büyütmek ve sonra kendi kendine yeter bir birey yetiştirmek gibi değil mi şirketinizle olan ilişkiniz de.

Patronlar Neden Rakamların Efendisi Olmalı?

Sanırım katılacaksınız, birçok patron şirketiyle ilgili en çok iki rakamla ilgilenir, Ciro ve Kar. Bunlara belki bir de müşteri sayısı eklenebilir. Ne dersiniz, bu üç rakamı bilmek bir patron için yeterli midir? Geriye kalan tüm detaylar muhasebecilerin ve mali müşavirlerin mi işidir?

İşiniz Nereye Gitsin İstiyorsunuz?

İşletmeler, sahiplerini kişisel hedeflerine, hayallerine ve hayatta neyi başarmak istediklerine ulaştıran birer araçtır. Bununla birlikte, işletme sahiplerinin kendilerini gerçekleştirmek için kurdukları şirketler, zamanla aynı kısır döngünün içinde hayatta kalmaya çalıştıkları tek gerçeklerine dönüşebiliyor. Bu nedenle, patronların bu araçla nereye gitmek istediklerine, araca birlikte bindikleri kişilerin aynı hedefle yolculuğa eşlik edip etmediklerine, yolda başka araçları da kullanmak istediklerinde bu aracın hala muntazam çalıştığından ve rotada yol aldığından nasıl emin olacaklarına odaklanmak çok önemli.

Doğru Marka İletişimi Yaparak Markanızı Satmak

Markalar, hem satmak istedikleri ürünün kimliğini hem de müşterilerin satın almak istediklerinin özünü oluşturmaya başlamıştır. Bir marka sadece bir ürünün üreticisi değildir; Aslında, kalite, hizmet ve güvenilirliği ifade eder. Sağlam bir markanın kendine has bir hikayesi vardır, etkisi altında kalan kitlesini sonsuza dek sadık kılar.