Oto Pilot

Hayatınızı oto pilotta mı yaşıyorsunuz? Hayatın getirdiklerine ve başınıza gelenlere verdiğiniz tepkileri geçmiş değerlerinizle, geçmiş bakış açınızla ve inançlarınızla mı yönetiyorsunuz… Yoksa anın içinde yaşadıklarınızın bir sonucu olarak mı karşılıyorsunuz?

Birçok insan hayatı yaşarken, hayata tepki gösterir. Başkalarının bilinçli/bilinçsiz isteklerine, başkalarının onları harekete geçirmelerine veya olaylara, yani hayatlarının o “anı” içinde bulunmayan şeylere tepkiler gösterirler. Tepkilerinin kökleri aslında, sonradan edinilen ve öğrenilen yaklaşımlarda, inançlarda, beklentilerde, ön yargılarda, değerlerde veya tarih boyunca gelen duygularda yatar. Geçmişin değerleriyle tepki gösterdiğimizde, şu riskleri göze almış oluruz:
•    gereğinden fazla tepki gösterme
•    gereğinden az tepki gösterme
•    uygunsuz tepki gösterme
•    fevrilik, çabuk tepki gösterme
•    çok yavaş, geç tepki gösterme

Koşullara veya kişilere gösterdiğimiz bu tepkilerden herhangi biri daimi strese, gerginliğe ve sürekli bir türlü çözümlenemeyen kişisel hislere sebebiyet vermeye mahkumdur.
Ne zaman kişi tamamıyla bilinçli olmadan veya anı düşünmeden hareket ederse, işte o zaman sonradan pişman olacağı şeyi ya yapacaktır ya da söyleyecektir.

İşte size bu hataya düşmemeniz için, bir kişi veya durum yüzünden duygularınızı kontrolden çıkmış hissettiğinizde göz önünde bulundurabileceğiniz birkaç öneri:

1. Seçenek: Öncelikle hemen bir mola verip, kendinize 2-3 saniye boyunca şunlardan birini  söyleyin: “Bir seçeneğim var.” ya da “Bu duruma her zaman verdiğim türden bir tepki verebilirim ya da daha farklı davranabilirim.” Kaliteli bir molayla, kendinizi oto pilottan çıkarıp ‘an’a geri getirebilirsiniz.
2. Seçenek: Bir duruma karşı harekete geçmeden veya konuşmadan önce 5’e kadar sayma alışkanlığı edinin, ama yavaşça sayın.
3. Seçenek: Mola vermeden veya tepkiniz üzerine düşünmeden hareket etmemeniz için yakın hissettiğiniz birine (farkındalık yaratması için) sizi uyarma hakkı tanıyın.
4. Seçenek: Kendinize kişisel hatırlatıcılar kurun. Bu şu demek, kendinizi kaybettiğinizi fark ettiğiniz anlarda bu hatırlatıcılar otomatik olarak ortaya çıksın. Düşünce-durdurucular burada işe yararlar. Peki, ‘düşünce-durdurucu’ nedir? Buna iyi bir örnek, bileğinize bir elastik bant geçirmek olabilir. Aklınızdan kötü düşünce geçirdiğiniz her seferi veya kendinizi kaybettiğiniz her an, bandı çekip bırakın. O an her ne düşünüyorsanız, anında kaybolup gidecektir. Bir başka yöntem de kendinize yüksek sesle “DUR” diye bağırmak olacak. Tabii bunu yaparken kendinizi toplum içinde küçük düşürmediğinizden emin olun. Bağırsanız ve onu yapacağınızı önceden bilseniz bile, yine de sizi pozitif düşünce, davranış veya da olumlu tepki vermeye itecek kadar düşündürtür.

Hayatı bir oto pilot kıvamında yaşamak, bir başka deyişle geçmişte ve eksik bir şekilde yaşamaktır. Anda yaşamak, yani şimdide yaşamak ise, hafızanızdan ve beklentilerinizden, ezbere hareket ettiğiniz veya gelecekteymiş gibi yaşadığınız her sefer daha bilinçli olmayı gerektirir.

Bu da üzerine düşünmeye değer bir durumdur…

Yazan: Phil Barton