Hayatınızı Değiştirmeye Karar Vermek

İşverenler olarak, bir işte takılıp kalmaktansa, kaderimiz üzerinde daha fazla kontrole sahip olabilmek için risk almayı seçenlerdenizdir. Kaderin veya şansın kurbanları olmadığımızın da farkındayızdır.

Hayatımızı değiştirmek bizim vermiş olduğumuz bir karar. Gerçekte, her birimiz hayatımızı iyileştirme kararını verme yetisine sahibiz. Ben de burada, sadece bunu yapmak üzerine sizinle bir kavramı paylaşacağım. Buna kalbinizde yer verirseniz, bu size, geleceğiniz üzerine daha çok kontrol sahibi olmanız için gereken gücü verecektir…

Mesajımı biraz daha açmak gerekirse,  her seçimde, her yerde görüp duyduğumuz bir kelimeden bahsediyoruz aslında. Hangisi olduğunu tahmin edebiliyor musunuz?

Evet doğru! DEĞİŞİM‘den bahsediyoruz!

‘Değişim’ çok geniş bir terim, değil mi?

Değişim iyi yönde de kötü yönde de olabilir, isteyerek de olabilir istemeyerek de… Bugün burada, isteyerek yapılan iyi yönde değişimden bahsediyorum. Bu tür değişimi ifade eden kelimelerden bazıları büyüme, transformasyon ve gelişimdir.

Peki, siz değişime ne kadar dirençlisiniz?
Rutini ve tahmin edilebilirliği, belirsizliğe ve maceraya tercih edenlerden misiniz? Ya da günlük bazda heyecan ve riskten hoşlandığınız için size adrenalin müptelası mı diyorlar?

Yukarıda bahsi geçen iki kategoriden hangisi sizce değişime daha çok direnç gösterendir? Hepimizin değişime belirli bir seviyeye kadar (hatta bazılarımızın diğerlerine göre daha fazla) direnç gösterdiği konusunda benimle hemfikir misiniz?

Bazılarımız hayatlarında memnuniyetsizlik hisseder hissetmez değişirken, diğerlerinin hayatlarını değiştirmesi için bir şok veya kalp krizi gibi büyük bir olay geçirmesi gerekir. Çoğu bu değişim spektrumunun ortasında yer alır. Siz de benimle, değişime gösterdiğimiz direnci kırmanın, kişisel gelişimizi sağlayabilmemiz ve hayatımızı iyileştirebilmemiz için en gerekli madde olduğu konusunda hemfikir misiniz? Peki ya öyleyse, değişime direncin üstesinden nasıl geliriz?

Değişimin Üstesinden Gelmenin Formülü:
Üniversitedeyken, tüm karmaşık ilişkilerin matematiksel modellemeye oturtulduğu takdirde daha iyi anlaşılacağını savunan bir profesörüm vardı. Aslında, demek istediği karmaşık ilişkilerin, matematiksel olarak modellenene kadar tam olarak anlaşılamaz olduğuydu. Size göstereceğim matematik model, size hayatımızı nasıl iyileştireceğimize dair bir iç görü sağlayacak. Peki, hazır mısınız?

Formül:(M x V) + İ > D
M: Memnuniyetsizlik
V: Vizyon
İ: İnanç
D: Direnç

Eğer değişime karşı gösterdiğimiz direnç D ise, bir şeyin üstesinden gelebilmek için o şeyden yeterince biriktirmeliyiz. Denklemin solu (M x V) + İ’nin, denklemin sağındaki D’den büyük olması gerekir. M, şu anki hayatımızın bazı noktalarıyla ilgili memnuniyetsizliğimizi ifade eder. V, bizim nasıl olmamız gerektiğine (nasıl olmayı dilediğimiz veya istediğimiz değil nasıl olmamız gerektiğinin ta kendisi) dair vizyonumuzu ifade eder. İ de, istenen sonuca ulaşmamız için atmamız gereken ilk adımı temsil eder. Martin Luther King’in dediğine göre “İnanç, merdivenlerin tamamını göremesen bile, ilk adımı atmaktır”.

Robyn Davidson Avustralya’da deve üzerinde kat ettiği yaklaşık 2500 kilometrenin günlüğünü tuttuğu, “İzler” kitabında şöyle der: “Öğrendiğim iki şey; kendinize izin verdiğiniz ölçüde güçlüsünüzdür ve bir zaferin en zor kısmı ilk kararı vermek ve o ilk adımı atmaktır.”

İşverenler olarak, ilk adım korkusunu yenmiş olma heyecanını iyi bilirsiniz. İlk adım önemlidir ama formüle bakınca, güç nerede yatmaktadır? Kısacası hangisi daha güçlüdür, çarpma mı toplama mı?

Peki değişime karşı direnci yenmek için M ve V’yi nasıl artırabiliriz?
Örneğin, mevcut şartlar göz önünde bulundurulduğunda gönül rahatlığı, memnuniyetsizlik seviyemize nasıl etki eder?  Gönül rahatlığı, memnuniyetsizlik seviyemizi düşürür. Peki, nerede olmamız gerektiğine dair geniş bir vizyon memnuniyetsizlik seviyemize nasıl etki eder?  Geniş bir vizyon, memnuniyetsizliğimizi arttırır çünkü olduğumuz yer ile olmak istediğiniz yerin arasını açar.

Memnuniyetsizlik, sahip olunandan fazlasını başarabileceğine inanmaktan doğar.

Bu yaklaşım, vizyonun mümkün olduğuna inanmayı gerektirir. Hayatımızdaki pozitif değişime etkisi açışından bu formülün gücünü görebiliyor musunuz?

Özetle, eğer hayatlarımızı ister maddi, ister ilişki, ister fiziksel veya ruhsal anlamda büyük ölçüde iyileştirmek istiyorsak, değişime karşı gösterdiğimiz direnci, gelecek için daha geniş bir vizyon yaratarak ve neticesinde de mevcut koşullarımızdan daha fazla memnuniyetsiz olarak kırmalıyız. Sonra da bu vizyona giden yolda ilk adımı atmak için gerekli cesareti toplamalıyız.

Bitene Kadar Bitmiş Değildir!
Son olarak, hepinize bir çağrıda bulunuyorum. Tekrardan hayal edin! Hayatınızın hangi noktasında olursanız olun, tekrar hayal edin! Sonra da kendinizi bulunduğunuz noktadan olabildiğince memnuniyetsiz hissedin ki ilk adımı atma korkunuzu yenin!

Yeni işinize başladığınızdaki o büyük hayalinizi hatırlayın…

Başaracağınıza inanmaktan bulduğunuz heyecan, inanç ve enerjiyi tekrar bulun.

Birçok işveren günlük olarak hayallerinin bir parçası olan o heyecanı ve inancın yerini günlük eziyetlerin almasına izin verdiler. Bir zamanlar sahip oldukları vizyona artık inanmıyorlar. Yoksa siz de onlardan biri misiniz?

Sizi ileriye götürecek vizyonu yeni baştan nasıl yaratacağınızı öğrenmek istiyor musunuz? O halde o ilk adımı atın. Size taze bir bakış sunabilecek birini bulun. Sizi durduran size engel olan şeylerden sizi kurtarması için size yardımcı olabilecek birini bulun. Değişmek için gösterdiğiniz direncin üstesinden gelin! İşinizi karlı ve siz olmadan da işleyebilen bir girişime çevirebilirsiniz!

Yazan: Rob Garibay