İşte size milyon dolarlık soru: Neden iş hayatına atıldınız ve işinizden başarı anlamında ne bekliyorsunuz? Tam olarak, işinizin ve sizin esas hedefi ne? Karşılaştığım birçok işveren ya büyük hedeflerini unutmuş durumdalar, ya hedeflerinden bihaberler ya da hedefleri o kadar belirsiz ki bana söylemekte zorlanıp, kendi başlarınayken bir kenara yazmayı tercih ediyorlar…
Bu yüzden satışların geçen seneye göre yüzde birkaçtan fazla artmamış olmasına, karların artan maliyet yüzünden azalmasına ve ekibin kendini işine uzak hissetmesine bakarsak, bu kişilerin işlerinde kısır döngüden bir türlü çıkamamalarına şaşmamak gerekir. Dedikleri gibi “neyle ilgilenirsen onu alırsın”. Bu yüzden eğer hiçbir şeyle ilgilenmezseniz bilin bakalım ne olur? Hiçbir şey alamazsınız!
O halde neyi başka türlü yapıyor olmalıyız? Cevap aslında fazlasıyla basit! Rodgers & Hammerstein’ın Güney Pasifik müzikalindeki şarkıları “Mutlu Diyalog” da söyledikleri gibi “Bir hayalin olmalı, eğer bir hayalin olmazsa nasıl hayalini gerçekleştireceksin ki?”
Yapmanız gereken ilk şey, neye sahip olmak istediğinizi bilmek. Bu da muhtemelen gelecekte uzun süren bir yol anlamına gelir – belki on yıl ötenizdedir ve size biraz zor, biraz büyük, biraz da korkunç gelebilir. Jim Collins buna ‘Büyük, Zorlu, Riskli, Cüretli Hedef’ demeyi tercih etmiştir. Basit görünürken öte yandan hayal kurmak oldukça zordur, özellikle de on yaşından büyükseniz… 8 yaşında bir çocuğa büyüyünce ne olmak istediklerini bir sorun ve cevaplamaya ne kadar hevesli olduklarına bir bakın. Biraz büyüdüğümüz zaman toplumun heyecan ve isteklerimizi limitlemeye başladığı zamandır. Örneğin, 10 yaşında bir çocuk annesine “Ben büyüyünce astronot olacağım.” dediğinde annesi “Çok güzel bir hayal canım ama neden baban gibi daha gerçekçi bir hedefi denemiyorsun ki?” diye cevaplar.
Büyük hayalinizi belirlemenize yardımcı olmak için bu alıştırmayı bir deneyin. Başarısız olamayacağınızı, sonsuz vaktiniz, paranız ve insan kaynağınız olduğunu ve tek kriterin işinizi gelebileceği en iyi noktaya taşımak olduğunu düşünün. İşiniz neye benzerdi, nerede konumlanırdı, ne tür müşterileriniz olurdu, ekibiniz nasıl olurdu, ne kadar kazanıyor olurdunuz, o parayla ne yapardınız, kaç saat çalışıyor olurdunuz, boş vaktinizde ne yapıyor olurdunuz?
Hayalinizi bir kez netleştirdiniz mi, onu etraflıca bir kenara yazmalısınız, ne kadar detaylı olursa o kadar iyi olacaktır. Eğer görsel bir kişiliğiniz varsa, bir şey çizin veya bir görsel yaratın, eğer sese ilgi duyuyorsanız, tarifinizi sesli olarak kaydedin. Bitirdiğinizde de mutlaka biriyle paylaşın. “İnanılmaz olmuş, nereye gittiğini ve neden bunu yapmak istediğini şimdi gerçekten anladım.” cümlesini duyduğunuzda başarılı olup olmadığınızı anlayacaksınız. Eğer bunu arkadaşlarınızla veya iş arkadaşlarınızla paylaşmaktan çekiniyorsanız, ya daha iyi arkadaşlar edinin ya da sizi hayallerinize ulaştıracak cesareti vermesi için bir koç bulun.
Bir sonraki adım, varmak istediğiniz noktaya giderken çıktığınız yolculuğa bir zamanlama koyması açısından, hedefleri ya da kilometre taşlarını belirlemek olacak. Yine burada, hedeflerinizi bir kenara yazın ve hedeflerinizin S.M.A.R.T kuralına uygun olduğundan emin olun (S.M.A.R.T. kuralı ile ilgili detaylı bilgi için ‘Hedef Belirlemek için S.M.A.R.T Tekniğini Kullanın‘ yazımızı okuyabilirsiniz!):
S (Specific): Belirli
M (Measurable): Ölçülebilir
A (Attainable): Başarılabilir
R (Relevant): Sonuç Odaklı
T (Timely): Zamanlı
Daha büyük hedeflerinizi başarabilmek için, elbette onları bir aksiyon planına oturtmak için parçalara ayırmanız gerekecek. Ben 12 aylık, 90 günlük, haftalık ve günlük hedeflerin, planların ve aksiyonların yazılıp günlük bazda güncellenmesinin faydasına çok inanan biriyim.
· Haftalık / günlük aksiyon planınızı tıpkı en iyi sporcuların yapacağı gibi antrenman programınızmış gibi düşünün. Bilirler ki, planlarını her gün uygularlarsa, belirlemiş oldukları zamana kadar hedeflerini gerçekleştiriyor olacaklardır. Aynısı sizin hedefleriniz ve işinizin hedefleri için de geçerlidir.
· Eğer hedeflerini ve planlarını yazmaya gerek olmadığını düşünenlerdenseniz, bir daha düşünün derim. Bilinçaltı, bilincin kendisinden daha güçlüdür ve günlük işlerimizin %95’ini yürütür ve bilinçaltını 5 hissimiz olan görme, duyma, koklama, tat alma ve hissetmeyi kullanarak programlarız. Ne yazık ki, koku ve tat alma işimizi planlarken işimize yaramaz fakat diğer üçünün kesinlikle etkisi vardır. Eğer bilinçaltınızda hisleri programlamaya inanıyorsanız, gücünüzü kısıtlıyorsunuz demektir ve üçünü birden kullanın ve onları hedefleriniz, hayalleriniz doğrultusunda kullanmak için kendinize bir şans tanıyın.
· Son adım, aksiyon almaktır çünkü hepsinden öte pozitif aksiyon olmadan pozitif düşünce tek başına hiç bir şeye yardımcı olmayacaktır. Bu yüzden devam edin büyük hayal etmeye, yıldızları hedeflemeye… Neticede aya gitseniz bile en azından birçok kişinin başardığından fazlasını başarmış olacaksınız.
Yazan: Kevin Stansfield