Değerli Olan Hangisi? Siz Mi İşletmeniz Mi?

Okul hayatıyla birlikte bireysel olarak hep daha başarılı olmaya ve önde yer almaya çalışarak hayata atılıyoruz. Aynı şekilde birey olarak da birçoğumuz için ön önemli ihtiyaç olan onay görme ve itibar kazanma dürtüsüyle, işimizde ne kadar vazgeçilmez isek o kadar değerliyiz ve saygınlığı hak ediyoruz diye düşünüyoruz, öyle değil mi?

Kendi işini kurarak, iş hayatına giriş yapan birçok patron da başlangıçta tek kişi olarak çıktığı yolda, zamanla geniş bir ekibe belki birçok üretim ve hizmet tesisine sahip olabiliyor. Bununla birlikte hala tek kişi olduğu günlerdeki gibi hatta bazen çok daha fazla çalışıyor. Üstelik bu kez onlarca kişi ve kurumu ilgilendiren günlük rutin birçok kararın tam merkezinde tek başına yer alabiliyor. Bu durum birçoğu için patron olmanın bir sonucu, olmazsa olmazı. Patron dediğin herkesten önce şirketinde olan, herkesten çok çalışarak örnek olan ve herkesten sonra şirketten ayrılan kişi. Ondan habersiz kuş uçmayan, her kararın mutlaka içinde yer alması gereken, kendini ve tüm hayatını şirketine adayan kişi. Bir de ilerleyen yaşına rağmen, hala şirketi için vazgeçilmez olan veya olmayı tercih eden patronlarımız var. Hala kendinden sonrası için hiçbir planı uygulamayı koymayan.

Ne diyorsunuz? Patron olmak sizce de kendini kaybedene kadar ve belki ölünceye kadar işinin başında olmak mı demek? Bunun aksi mümkün mü?

Elbette mümkün ve ilk adım nedir biliyor musunuz? Patrona bağımlı olmadan da sistemli bir şekilde çalışan ticari ve karlı bir işletme yaratmanın planını yapmak. Gerçek patronluğun böyle bir işletmeyi inşa etmek olduğu gerçeğiyle yüzleşmek.

Birçok patron için ölçeği ne olursa olsun, çok ciddi emek, zaman ve belki sermaye ile kurulan şirketleri çok değerli. Hele ki tüm hayatlarını vakfettiklerini düşünürsek paha biçilemez. Peki gelelim bu değerin gerçek ticari dünyadaki karşılığına. Gelecekte şirketini yatırımcıya, ikinci kuşak hissedarlara veya finansörlere açmak istediği için şirket değerinin ne olduğunu merak eden patronların ilk yüzleştikleri gerçek oldukça çarpıcı. Bir şirket, patronuna ne kadar bağımlıysa, şirket değeri o kadar düşük demektir, biliyor muydunuz? Yani şirketinizden patron olarak sizi çıkardığımızda geriye değer atfedilebilecek bir işletme kalmıyorsa, sizin sadece bir işiniz var demektir, işletmeniz değil.

Sebebiniz ne olursa olsun; ister iş ve özel hayat arasında denge kurmak, ister sizden sonra şirketinizin hayatına devam etmesini garanti altına almak, isterse de şirket değerinizi artırmak olsun, bugünden itibaren şirketinizin sizden bağımsız bir şekilde faaliyet gösterebilmesi için aksiyon almaya başlayın. Bunu başaran gerçek patronlardan biri olmayı hedefleyin.

Sevgiyle kalın.

Belma Öztürk Gürsoy
ActionCOACH İşletme Koçu

Sayfada bulunan yazı Belma Gürsoy tarafından kaleme alınmıştır. Yazının orjinalini bu sayfadan bulabilirsiniz