Finansal denetim alanında hatırı sayılır tecrübesi olan biri olarak, mesleğe yeni adım atan ekip üyelerimiz bana “Sizce denetim nedir?” diye sorduğunda, cevabım, “doğru soru sormak ve dikkatle dinlemektir” şeklinde kısa ve netti. Dolayısıyla, teknik yeterliliği edinmekle birlikte doğru soru sormayı ve dinlemeyi öğrenmek benim bir numaralı tavsiyemdi.
Peki doğru soruyu sormak sadece iyi bir denetçi olmak için mi gerekli. İnanın, sorular o kadar önemli ve güçlü ki hem bireysel hayatımızda hem de işletmelerimizde onları nasıl kullandığımız, doğrudan sonucu etkiliyor.
En basit örnek ile başlayalım. Kendimize sorduğumuz sorular. Kendinize hangi tür soruları sıklıkla sorduğunuzu gözlemleyin. Sorularınız, Bu neden hep benim başıma geliyor? Beni neden hiç kimse anlamıyor? şeklinde mi? Ya da gelin benzer durumlar için geçerli olabilecek farklı sorulara bakalım. Bu sorunu tekrar yaşamamak için neyi farklı yapmalıyım? Kendimi daha doğru ifade etmek için hangi yolu deneyebilirim? Ne dersiniz, hangi tip sorular sizi sorunu sahiplenmeye ve çözüm odaklı düşünmeye sevk ediyor?
Gelelim şirketlerde yöneticilerle çalışanlar arasındaki diyaloglarda sıkça rastladığımız sorulara. Örneğin şirket çalışanı işe geç geliyor veya kendisine verilen işi zamanında teslim etmiyor. Patron veya yönetici olarak hangi soruları soruyorsunuz, Niye geç kaldın, neden devamlı geç kalıyorsun? Raporu yarın yönetim kuruluna sunmamız gerektiğini biliyordun, neden hala hazır değil? şeklindeki soruları mı kullanıyorsunuz? Bu sorulara bahane, inkâr veya başkasını suçlama dışında, soruna çözüm getirecek yanıtlar gelmesi sizce mümkün mü? Peki bunların yerine şu soruları kullanmaya ne dersiniz? Bugünden itibaren geç kalmamak için ne yapacaksın? Raporda eksik kalan nedir, bu konuda alternatif olarak ne yapabilirsin? Bundan sonraki raporlamada aynı sorunu yaşamamak için neyi farklı yapacaksın veya sistemsel bir önerin var mı? Hangi tip sorular sizce sorunu çözmeye yönelik düşünmenin önünü açıyor?
Bir örnek de satış görüşmesi için düşünelim. Satış personeliniz, satış görüşmesini nasıl yönetiyor? Devamlı konuşarak, ürün ve şirketle ilgili uzun uzun açıklamalar yaparak mı? Bolca soru sorup, yanıtlarını dikkatle dinleyerek mi? Ayrıca satış görüşmesinin hangi aşamasında hangi tür sorular soruyor? Görüşmenin başında müşteri ile uyumu kuracak açık uçlu sorular belli mi? Bir sonraki aşamada, müşteriye sorduğu sorularla konuya hakimiyetini ve yetkinliğini göstermesi gerektiğinin farkında mı? Elbette bir de müşterinin yanıtlarının teyit edilmesi ve olası itirazların yanıtlanmasını sağlayacak yoklama soruları. Dolayısıyla sadece soru sormak değil, doğru zamanda doğru soruyu sormak da bir o kadar önemli.
Bu örneklerle, umarım sıkça kullandığınız sorulardan bazılarını yakalamışımdır. Sonuçlardan memnun değilseniz, bir de sorularınızı gözden geçirin. Sizi ve ekibinizi sonuca ve çözüme götürecek sorular sormak konusunda kendinize ve yöneticilerinize hedefler koyun. Bu konuda çok güzel bir kaynak kitap olan Dr Marilee Adams’ın “Sorularınız değişirse, hayatınız değişir” kitabını okumanızı ve okutmanızı öneririm.
Kolay değil mi sizce de, sorularınızı değiştirin, hayatınız ve sonuçlarınız değişsin. Biliyorum yine benim kuşaktan okuyucular için bir anlam ifade edecek, çocukluğumun favori çizgi film kahramanı He-man’e gönderme yapmak istiyorum. Soruların Gücü Adına!
Sevgiyle kalın.
Belma Öztürk Gürsoy
ActionCOACH İşletme Koçu
Sayfada bulunan yazı Belma Gürsoy tarafından kaleme alınmıştır. Yazının orjinalini bu sayfadan bulabilirsiniz